Akabe Camiası tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte, faaliyetlerinin her aşamasında “eksende insan, tavırda denge, tasarrufta ihtiyaç” ilkelerine riayet etmeyi şiar edinmiştir. Akabe hareketinin yola çıktığı ilk günden bu yana titizlikle riayet ettiği ve bundan sonra da özenle gözeteceği bu temel ilkeleri kısaca şu şekilde izah edebiliriz:
A. EKSENDE İNSAN
Cenab-ı Hak her şeyi insana, insanı da yanız kendisine tahsis etmiştir. Allah’ın vaz’ ettiği bu ilkeyi zedeleyici her türlü tavır ve davranıştan uzak durmak şiarımızdır.
Mevcudatın ekseni olan Allah, tüm kâinatı mahlûkatın ekseni olan insanın hizmetine sunmuştur. Dolayısıyla insanı kuruma, davaya, insana… kısaca Allah’tan başka hiçbir şeye alet etmemek; bilakis tüm bunları insanın mutluluğuna adamak; insanı faaliyetlerin değil faaliyetleri insanın hizmetine sunmak, ‘her âdem bir âlem’ hakikatini unutmamak önceliğimizdir.
En değerli yatırım da insana yapılan yatırımdır.
1. Eğitim ve davet çalışmalarına öncelik vermek şiarımızdır. Vakıf, dernek, televizyon, dergi, okul vb. tüm kurum ve kuruluşlar eğitim ve davet çalışmalarına hizmet edecek şekilde tasarlanmalıdır. Yaygın, örgün, özgün ve özel eğitim alanları oluşturarak; insanımızı vahye uygun ‘bilgilendirmeyi, bilinçlendirmeyi, birleştirmeyi ve bütünleştirmeyi’ önemsiyoruz.
2. Yürek devleti kurmayı ve yürek fetihleri yapmayı devlet kurmaya ve fetih yapmaya öncelemek şiarımızdır.
3. Kur’an’ın öngördüğü aktif iyi olarak,aşk, aidiyet ve adanmışlık sahibi insanlar olmayı şiar edindik. Aşkı olmayanın fedakârlık yapamayacağını, aidiyeti olmayanın kök salamayacağını, varlığını varlıkların en değerlisi olan Allah’a adamayanın harcanacağını düşünüyoruz.
4. Umut, uyum ve ufuk sahibi olmak ve hep birlikte uzağa bakarak, vahyin insanlığın yegâne umudu olduğunun bilinciyle, uyum içindehedefe yürümek şiarımızdır.
B. TAVIRDA DENGE
Adalet ve itidal bakışımızın ve hareketimizin mihenk taşıdır. İnsanı, eşyayı ve olayları değerlendirip yorumlarken adilve mutedilolmak şiarımızdır. Çabamız Allah Rasulü’nün sünnetini bölüştürmeden, birini diğerine feda etmeden, emir ve yasaklardaki Kur’ani öncelik sırasını bozmadan vahye uygun, dengeli bir hayat sürmektir. Bu da ancak;
Yürek, kafa ve bilek;
Duygu, düşünce ve eylem;
İrfan, beyan ve burhan
dengesini sağlayarak gerçekleştirilebilir.
5. ‘Asla bağlı usûl’ geliştirerek dinimizin değişkenleriyle sabitelerini birbirine karıştırmamayı şiar edindik. Böylece dinin değişkenleri alanında içtihat başta olmak üzere tüm imkânlardan faydalanmayı, bu çerçevede fikrî, ilmî, ictimaî ve sınaî üretim yapmayı, atalarımızın ocağından külü değil közü taşımayı, hissî değil ilmî dindarlığı öne çıkarmayı usûlümüz olarak benimsiyoruz. Tüm fikriyat ve faaliyetlerimizde niyetin, gayenin ve yöntemin vahye uygun olmasına riayet etmeyi usûl edindik.
6. Üslûp olarak; fıkıhçı değil fıkıhlı, cemaatçi değil cemaatli, mezhepçi değil mezhepli, asabiyeti değil ümmeti önceleyen, şahıs merkezli değil kadro merkezli ve tek taassubu hakikat olan bir üslûp takip etmeyi benimsiyoruz.
7. Şûra ile hareket etmek şiarımızdır. Konunun ilgilileriyle istişare ederek, ortak akıl ile hareket etmenin vahyin öğrettiği bir terbiye olduğunun bilincindeyiz. İstiğfar sadedinde zaman zaman hareketi özeleştiriye açmayı, değerlerimize olan güvenimizin bir göstergesi ve yenilenmek için bir fırsat olarak görüyoruz.
8. Müminlerin kardeşliği ilkesine titizlikle riayet etmek şiarımızdır. Ümmetin vahdeti için; birliği zedeleyecek tavır ve davranışlardan uzak durmak, kendi varlığımızı başka yapıların yokluğu üzerine bina etmemek, kardeşlerimizle rekabet değil dayanışma duygusuyla/hukukuyla hizmet üretmek, meşru çalışmaları takdir etmek, her yapıyı kendi tanımıyla kabul etmek, kimseyi dışlamamak ve itidalli davranmak gerektiğine inanıyoruz.
C. TASARRUFTA İHTİYAÇ
Tüm tasarrufların temelinde ihtiyaç bulunmalıdır. İhtiyaçtan doğmayan bir tasarruf lükstür, dolayısıyla israftır. Bize bahşedilen zaman, mekân, sağlık, bilgi, kurum, konum, enerji, ilişki vb. imkânları kullanırken önce ihtiyaç olup olmadığını sormalıyız. İhtiyaç olmayan tasarruflardan uzak durmak şiarımızdır.
9. Yeni bir din dili oluşturmanın ve ahlâkı temel alan; iman, ibadet ve muamelatın bu temel üzerinde yükseldiği Kur’ani bir din algısını oluşturmanın elzem olduğuna inanıyoruz.
10. Tarih bilincini oluştururken sultanlardan değil imamlardan yana olmayı, gücün sözüne değil sözün gücüne inanmayı, İslami hareketi bir ideoloji ve ütopya olarak değil amel-i salih olarak görmeyi ve tarihin öznesi olma bilinciyle yaşamayı gerekli görüyoruz.
11. Siyaset bilincimizi piramit değil saf düzeninde yapılandırmayı, güce değil liyakat ve ehliyete itibar etmeyi, mutlak otoritenin Allah’a ait olduğunu sürekli hatırda tutup insanda mutlak erk vehmetmemeyi, kim yaparsa yapsın zulme karşı çıkmayı, kim olursa olsun adaletle davranmayı, insanlığın lider toplumu olduğumuzun bilinciyle ümmet adımızla mütenasip olarak anne şefkatiyle davranmayı, hayatın nesnesi değil öznesi olmayı, siyaseti ulema eliyle inşa, ufuk sahibi adil ve azimli şahsiyetler eliyle icra etmeyi önemsiyoruz.